Ana içeriğe atla

‘Benim sağlayıcım hayattır’ frekansına geçmek

Eylül göstermişken sarı yapraklarını biraz dökülsün kalem kağıda. Kiminin açık açık dile getirdiği, kiminin ise özenle seçilmiş cümlelerin arkasına sakladığı korkularıyla yüzleşmek zorunda kalıyoruz zaman zaman. Nasıl bi işin var? Çalışırken nasıl geziyorsun. Bizde gezemeyi seviyoruz ama işten olmuyor ki? 😁
Çoğumuz kararlarımızı verirken korkularımızın bizi yönlendirdiğinin farkına varmıyoruz. Hep bir şeylerden korkuyoruz. Parasız kalmaktan, yalnız kalmaktan, işsiz kalmaktan, hasta olmaktan, başarısız olmaktan... Sevgiyle değil de korkuyla verdiğimiz, hayata, ona güvenmediğimizi hissettirdiğimiz her kararda ise enerjimiz giderek azalıyor ve biz farkına bile varmadan bütün frekansımız korkuya kodlanıyor. ‘Benim sağlayıcım hayattır’ frekansına geçemediğimiz ve risk alamadığımız her saniye aslında yaşayabileceğimiz milyonlarca olasılığın önünü kapatıyoruz. Doğduğumuz frekans sevgiyken biz bu dünyada korkuyu öğreniyoruz. Sağlamcılık rahatlatıcı bir duygu olsa da çıkmaz bir sokak. Nereye varacağı belli. Dün de aynı yere varmıştı, bugün de aynı yere varıyor, yarın da aynı yere varacak. Sürpriz yok. Belirsizlik ve risk yaşarken konforsuz duygular olsa da dönel kavşak gibi, sizi tahmininizden çok daha farklı yerlere götürebiliyor.🌈
Risk almayı seçtiyseniz eğer size tavsiyem; hayatla ilgili isteklerinizi insanlardan değil, hayatın kendisinden isteyin. Daha büyük bir sağlayıcı, daha büyük bir makam varken küçük insanların çarpık ve korku dolu düşüncelerine kendinizi hapsetmeyin. Herkes kendi tecrübeleri ve kendi korkuları çerçevesinde konuşuyor. Kararlarınızı alırken korkuyla değil, sevgiyle almaya çalışın. Korkuyla verilen hiçbir karardan hayır gelmeyeceği gibi, sizi korkutarak enerjinizi düşüren insanlardan da uzak durun. Hayata inanın, hayatın sizin sağlayıcınız olduğuna inanın. Mutluysanız, inanıyorsanız ve her şeyin yolunda olduğunu hissediyorsanız, kimsenin sizin hayatınızı yargılamaya ya da size akıl vermeye hakkı yok, bunu sakın unutmayın. Ve Rumi’nin de dediği gibi: ‘Bir yolculuğa çıkarken, hiç evden ayrılmamış kişilerden tavsiye almayın✨✳️

Yorumlar

Kalemimin Fısıltısı

En uzun geceye özel! Nar kırma ritüeli ❤️

  Bolluk, bereket, birin bin olması, anlamı taşıyan Nar❤️ Geleneklere göre, yere hızla atılan nar ne kadar patlarsa, çok sayıdaki tanelere ne kadar uzak ve geniş bir alana yayılırsa, bolluk, bereket ve doğurganlığın temsil edildiği düşünülmekte☺️ Büyükannelerimizin yaptığı bu ritüelin merak edip biraz araştırdım ☺️ Antik Yunan tarihine dayanıyor ve eski Mısırda da oldukça önemli bir besin kaynağı nar. Eski Mısır zamanında din adamları tarafından nar, kutsal sayılmaktadır ve nar taneleri ise yaşam sembolü olarak görmüşler🥰 Kış gündönümünün özel bir meyvesi nar, her ülke için farklı farklı anlamlar içeriyor. Ancak pozitifliği herkes tarafından bilinmekte. Hristiyanlık'ta nar, sonsuz hayat ile kıyametin sembolü olarak gösterilirken, Budizm'de hayatın tüm olumlu etkilerinin toplandığı bir öz olarak resmedilen narı evinde tutanlar, inanca göre berekete kavuşur ve kötülüklerden uzaklaşır. İslamiyet'in kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'de de Enam Suresi 99 ile 141. sureleri ve

Ben seninle

Ben seninle huzuru sevdim, Vefasızlığı sevmedim ki. Ben seninle gülmeyi sevdim, Ağlamayı sevmedim ki. Ben seninle sarılmayı sevdim, Sarılamamayı sevmedim ki. Ben seninle sükutu sevdim, Suskunluğu sevmedim ki. Ben seninle konuşmayı sevdim, Ben seninle şarkı söylemeyi, ben seninle şiiri, ben seninle yaşamayı sevdim. Ama Sen beni sevmediklerimle başbaşa bırakmayı seçtin, Ya ben seni çok sevdim ya da Sen beni hiç sevmedin... Ama ben bunlar icin seni sevmedim ki, Gülşah