Ana içeriğe atla

Ben kimim?



Okur-Yazar-Konuşur Gülşah;

Egeli, İzmir’in buram buram Anadolu kokan minik bir ilçesinde çocukluğu geçmiş, denizle gökyüzünün seyrinde ki sehirlerde yaşayarak hayatını devam ettiren, mahallelinin bisikletli kızı, Emekçi bir anne babadan olma neşesi ve kahkahası bol bir aileye sahip, 12 yaşında iş hayatına atılan çocuk yaşta başlayan iş geçmişinde farklı mesleklere el atmış, hayalperest, sezgisel gücüne inanan, ruhsal konulara ilgili, parapsikoloji   deminde arayışta, okumayı, yazmayı ve konuşmayı seven, amotör resimler çizen, dans etmeye bayılan, kendini bildiğinden beri bisiklet sahibi olan bıla bıla bılaaaa… ❤☺ Sıralamaların sonu yok. Kendini keşfetmenin sonu olmadığını düşünüyorum. Bu listeler hepimiz için yaşadıkça ve yaş aldıkça uzar gider, mühim olan her daim içsel öze giden yolculukta hayat  amacımızı bulmak her daim neşeyle kalmak.

Çocukluk yaşlarımdan bu yana yazıyorum. İlk yazım dün gibi aklımdadır. İlkokul yıllarımda memleketimizi tanıtmak için öğretmenimizin verdiği Türkçe ödeviydi. Hocamın övgü sözlerinden aldığım ilhamla süre geldiğini düşünüyorum devamının. Bir öğretmenin bir cümlesi hayat değiştirebilir güce sahiptir bunu savunurum hep. Üniversite yıllarımda yerel gazetelere konuk yazarlık yaparak ve bir yerel radyoda geçmişten günümüze unutulmayan şarkılarla yayın yönetimini yaptığım 
Naftalin kokan şarkılar isimli akşam programı ile açıklamada yazan ‘’Okur-Yazar-Konuşur ‘’biyografimi bütünüyle hayatın  içinden gerçekleştirdiğim dönemlerim oldu. Mezuniyetimin ardından kurumsal hayat başladı. Şuan uluslararası bir firmada İnsan Kaynakları Uzmanı olarak çalışıyorum tabi aynı zamanda incity dergisi, Ege fısıltıları ve Küçük Menderes Gazetesinde kalemimin fısıltısını duyurmaya devam ediyorum.

Kurumsal hayat elbette ki yazma tutkumdan beni alıkoyamadı. İlk olarak İdari yönetim ofisinde  çalıştığım şirkette e-maillerdeki ’iç-dış yazışma süreçleri’’ benim için keyif köşesiydi… Sayın blabılaa bılaaa,, tırt mırt konuya istinaden mailiniz tarafımıza ulaştı, gerekli görüşmeleri yapıp tarafınıza en kısa zamanda bilgi verilecektir, falanlar filanlar saygılar. Kurumsal bir metne ihtiyacı olan yakın çevrem sen yaparsın bir el at dedikleri kurumsal yazılar ve çekmecede biriken yazılarım, notlarım derken blogda sizlerleyim.

Bu blogda her telden içerik mümkün. Sayfanın hakkımda ki kısmına geçmiş yıllardan bu yana  yerel gazetelerde yayınlanan yazılarımın linkini bırakacağım göz atmak isteyenler için... 

Kimi zaman tinsel, kimi zaman gezi yazısı, kimi zaman insan kaynakları  süreclerinden her bireyin bilmesi & dikkat  etmesi gereken konularla ve atıflarla burada olacağım. Kısacası; Hayat amacım keşfetmek, deneyimlemek ve bunlara kafiye yüklemek... Ben buyum, şimdilik bu kadar. Kalemim bana fısıldadıkça sizlerleyim. Elimin uzandığı her yerde iyilikleri, güzellikleri, bilgileri almayı ve bırakmayı yaşam amacı edinmiş birisi olarak yaşamım boyunca hayata dair öğrenciliğimin devam etmesini diliyorum...  

İçinizdeki ruhsal gücü fark edip, aşkın ve ilhamın olduğu yerde ışık ve sevgiyle kalın…

Güneşin Kızı Gülşah

🌞

Yorumlar

  1. Canım yüreğine,kalemine sağlık... Hayat yolculuğunu çok güzel kaleme almışsın.Kaleminin mürekkebi daim olsun ...

    YanıtlaSil
  2. Canım arkadaşım ne güzel anlatmışsın... herşeyin en iyisine laiksin seni seviyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Gülşah

Kalemimin Fısıltısı

Buğulu Gün

  Gök mavisi varken niye zeytin karası dedi kadın kendine Gün ışığı varken neden mum ışığı? Bazen susmak gerekir kelimelere yazık etmeden, Bazen aşktan uyanmak gerekir gözlere yazık etmeden, Bazen durmak gerekir kalemin mürekkebini ziyan etmeden dedi... Hergün bendeki sen biraz daha öldükçe akşamlarinin tadina asıl şimdi var be adam dedi, bir ah çekti Ve sonra sustu, gitti... Bir daha hic gelmemek üzere gitti, ojeli ayaklari camurda yalpanarak gitti, yaralarının kanını içine akıtarak gitti... Kadın gitti evdeki ses gitti, mutfaktaki tıkırtı gitti... Hayatınızdaki Kadina sahip çıkın...

Canım Kendim ♥

Kıymet bilmez insanlardan şikayet eder miyiz? Ederiz tabi hemde nasıl yakınırız. Ama en büyük kıymet bilmezliği kendimize ederiz. Şimdi bir kahve ısmarla kendine gökyüzüne bak derin bir nefes al. Hayatında ki herşeyi fark et kabul et şükret! Kendine değer ver onun üstüne titre, her koşulda sarıp sarmaladığı seni dimdik ayakta tuttuğu için sarıl ona. Şimdi kendine hakeden mektubu okuma zamanı bu mısralarda kendinizden bulmanız gerekenlere odaklanip kabul edip yüzünüzü güneşe çevirmeniz diğeriyle... Seni ne kadar çok ihmal etmişim, seni ne kadar üzmüş ne kadar inciltmişim. Verilen güzelliklerin kıymetini bilmeyen insanlara kızarken en büyük kıymet bilmezliği asıl sana ben kendim etmişim. Canım Kendim! Affet beni.  Sana yaptığımı başkasını yapsam bırakır giderdi beni. Canım Kendim affet beni. Petvasız gençliğimi, savunmasız direnişlerimi, ertelediğim duygularımı, değersiz hissettirmelere göz yummalarımı affet. Kıymetini bilmeyenlere bedelini ödemeyenlere seni kullandırıp, duy

Ağaç Olmak İsterdim

  Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim. Şen bir ailenin bahçesinde bir ağaç olmak isterdim mesela. Belki dut, belki incir, belki kavak belki de zeytin. Keyfi sefa akşamlarında kahkahaları ile inleyen masaların üzerinde sallanan dallarım olsun isterdim, anason kokan sofraların ritim tutan. Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim ki. Ayakları yere sağlam basan asırlık bir çınar ağacı olmak isterdim mesela... Sıcak yaz günlerinde gölgeme hasırını serip çayını yudumlayan alnının teri sırtına geçmiş tarlasıyla hasadıyla uğraşan emekçilerin nefes durağı olmak isterdim. Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim ki, baharda çiçeklerini açan, sonbaharda yapraklarını döken, vaktinde meyvesini verebilen bir ağaç olmak isterdim mesela. Her şeyi vaktinde yaşayan olmak isterdim. Kırlara yayılan olmak isterdim, küçük çoban kızının koyunlarını otlattığı bir diyarda. Bir geceleyin dallarımın arasında yıldızları seyredenlerim olsun isterdim. Kuşlara yuva, arılara bal, kelebekler iç