Ana içeriğe atla

Belki bir gün



Belki bir gün…
O sıcak yaz günlerinin birinde 
Güneş parlaklığı ile büyülediği saatlerde
Bir akşamüstü saat, altı - yedi civarı
Bir mahalle kahvecisinde 
Belki de denizi gören bir teras kafede
Otururuz yine seninle.

Hafiften bir yel eser dokunur tenimize,
Garson gelir sorar ne alırsınız diye
Biz sohbete dalmış oluruz, 
Belki yine bakmamış oluruz menüye,
Sanki onca yıl araya girmemişçesine.

Diller başka, gözler başka konuşur belki yine
Bir acelemiz varmış gibi sohbet ederiz belki yine
Hızla, tutkuyla, bol kahkaha ile.

Sen anlatırsın ben dinlerim yine,
Tezini, okulunu, sınavını hislerini…
Hayat öğretmenlerinin imzalarını gördükçe yüzünde
Buruk bir tebessüm olur belki yüzümde.

Belki bir gün sıcak yaz günlerinin birinde
Güneş batmaya durur akşam güneşi gözlerine vurur.
Sakallarının aralarında beliren beyazlar şahit olur,
Onca yıl araya girenlere.

O sıcak yaz günlerinin birinde 
Belki aylardan temmuz olur,
Denizin yosun kokusu burnumuza vurur.

Belli mi olur belki bir gün rüzgar eser
Seni de uçurur aşkın eteklerinden, semaya.
Belki bir gün yağmur yağar seninde kalbine
Hissedersin damlalarda ki gizli senfoniyi
Belki bir gün sende görürsün,
Aşkı benim gözlerimle.

Belli mi olur belki bir gün yine rüzgar eser,
Uçurur şiirlerimi balkonumdan senin camına
Belki birkaç dize düşer seninde dudaklarına,
Sıcak bir dokunuş gibi yumuşak gelir sana da,
Ruhunda hissedersin mısraları.

Dünyanın dönmeyi bıraktığı,
Yağmurun çölleri ıslattığı,
Mehtabın gündüze yansıdığı,
Bir günde aklına gelirim belki
O sıcak yaz günlerinin birinde.

Kalemimin mürekkebi doldu taştı bak yine,
Sana senin dilinde yazmak yakışır  artık böyle günde,

eee havalar nasıl oralarda? 
Bu sıcak yaz günlerinde.


Yorumlar

Yorum Gönder

Gülşah

Kalemimin Fısıltısı

Ağaç Olmak İsterdim

  Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim. Şen bir ailenin bahçesinde bir ağaç olmak isterdim mesela. Belki dut, belki incir, belki kavak belki de zeytin. Keyfi sefa akşamlarında kahkahaları ile inleyen masaların üzerinde sallanan dallarım olsun isterdim, anason kokan sofraların ritim tutan. Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim ki. Ayakları yere sağlam basan asırlık bir çınar ağacı olmak isterdim mesela... Sıcak yaz günlerinde gölgeme hasırını serip çayını yudumlayan alnının teri sırtına geçmiş tarlasıyla hasadıyla uğraşan emekçilerin nefes durağı olmak isterdim. Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim ki, baharda çiçeklerini açan, sonbaharda yapraklarını döken, vaktinde meyvesini verebilen bir ağaç olmak isterdim mesela. Her şeyi vaktinde yaşayan olmak isterdim. Kırlara yayılan olmak isterdim, küçük çoban kızının koyunlarını otlattığı bir diyarda. Bir geceleyin dallarımın arasında yıldızları seyredenlerim olsun isterdim. Kuşlara yuva, arılara bal, kelebekler iç

Buğulu Gün

  Gök mavisi varken niye zeytin karası dedi kadın kendine Gün ışığı varken neden mum ışığı? Bazen susmak gerekir kelimelere yazık etmeden, Bazen aşktan uyanmak gerekir gözlere yazık etmeden, Bazen durmak gerekir kalemin mürekkebini ziyan etmeden dedi... Hergün bendeki sen biraz daha öldükçe akşamlarinin tadina asıl şimdi var be adam dedi, bir ah çekti Ve sonra sustu, gitti... Bir daha hic gelmemek üzere gitti, ojeli ayaklari camurda yalpanarak gitti, yaralarının kanını içine akıtarak gitti... Kadın gitti evdeki ses gitti, mutfaktaki tıkırtı gitti... Hayatınızdaki Kadina sahip çıkın...

Gülüver

                                      🌹 Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım; sen kendinin ellerinden tut ve kendine benim için bir gül ver. Ben kalemimin sapını gülle donattım, Gül, ey bir âna sığmış ebediyet rüyası! Kendine bir gül(ü)ver.