Ana içeriğe atla

Salgın Günleri✍️ Doğa Ana bizden bıktı mı? Kurtulmak mı istiyor?




Bir şeyin sürdürülebilir olması onun şu anki durumunu devam ettirebiliyor olması ya da kendini yenileyebiliyor olması anlamına gelir. Kelimenin bu anlamından yola çıkarak sürdürülebilirlik kavramı; gelecek nesillere ekolojik, ekonomik ve sosyal koşulları devam ettirilebilir bir dünya bırakmak anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
Sürdürülebilirlik kelimesinin bu anlamı 1983 yılında Birleşmiş Milletlerin yayınladığı Ortak Geleceğimiz adlı rapordan sonra şekillenmiştir. Bu rapora göre sürdürülebilirlik, doğanın ve gelecek kuşakların kendi gereksinimlerine cevap verme yeteneklerini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarımızı temin etmek ve kalkınmak olarak tanımlanmıştır. Hala kafanızda netleşmediyse sakın endişelenmeyin; çünkü bunlar birkaç kelimede büyük anlamlar içeren ifadeler. Şimdi gelin bu ifadelere biraz daha açıklık getirelim.
Sürdürülebilirlik kavramı ekolojik, ekonomik ve toplumsal boyutları kapsayan bütünsel bir yaklaşımdır. Özünde gelecek nesillere her açıdan yaşanılabilir bir dünya bırakmak vardır. Her açıdan kastettiğimiz ise; kendini yenileyebilen temiz bir doğal çevre, eşitliğe ve refaha dayalı sosyal koşullar ve toplum ile çevreyi gözeten bir ekonomik sistemdir. Sürdürülebilirlik sıklıkla yalnızca çevre koruma ile ilişkilendirilse de yukarıda bahsettiğimiz üç ana sisteme odaklanır:
Doğal Çevre
Ekonomi
Toplum

Yani sürdürülebilirlik bugünün ekonomik ve toplumsal ihtiyaçlarını gelecek kuşakların olanaklarını çalmadan ve doğaya zarar vermeden karşılayabilmek anlamına gelir.

Sürdürülebilirlik kavramı kalkınma ile yakın bir ilişkiye sahiptir. Kalkınma dediğimiz şey, özünde bireylerin refahlarını artırmayı hedefler. Ne yazık ki, ‘kalkınma’ ya da ‘gelişme’ çok yakın bir zamana kadar yalnızca ekonomik büyüme ile ilişkilendiriliyordu. Şimdi şimdi kalkınmanın yalnızca ekonomik büyüme ile başarılamayacağı ve pek çok farklı faktörün de göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşıldı. Böylelikle ‘sürdürülebilir kalkınma’ kavramı lügata dahil oldu. Sürdürülebilir kalkınma ile refah seviyesini artırmak için ekonomik büyümenin yanında, toplumsal eşitlik, doğal çevre, cinsiyet eşitliği, nitelikli eğitim, bireylerin sağlığı, sorumlu üretim ve tüketim gibi faktörler de göz önünde bulundurulmaya başlandı.
Buradan hareketle, sürdürülebilirlik kavramı toplumu, doğayı ve ekonomiyi iç içe geçmiş kümeler olarak ele alır. Her biri birbiriyle ilişkilidir, dolayısıyla her birinin sürdürülebilirliği de birbirine bağlıdır. Yani eğer doğal kaynakları yenilenemeyecekleri bir hızda tüketirsek, sürdürülebilir bir ekonomiden söz edemeyiz, çünkü ekonomik sistemi devam ettirecek doğal kaynaklarımız tükenecektir. Ya da sürdürülebilirliği toplumsal açıdan ele alırsak, gerekli siyasi düzenlemeler yapılmadığı ve yaşayış tarzımız değişmediği sürece çevresel sürdürülebilirliğe ulaşmak mümkün olmayacaktır.
Şimdi basit bir örnek üzerinden açıklamaya çalışalım: İçerisinde 100 adet ağaç olan doğal bir alan düşünün. Sürdürülebilir yaklaşımdan uzak bir kapitalist sistem, kâr etmek adına 100 ağacın 100’ünü de kesecektir. Yalnızca çevre açısından bakan bir yaklaşım ise hiç ağaç kesmeyecektir. Ancak sürdürülebilir kalkınma anlayışı, doğal ekosistemi korumak adına ağaçların bir kısmını korurken, toplumun refahı adına bu ağaçların bir kısmını doğal dengeyi gözetecek bir şekilde kesecektir. İşte aradaki fark buradadır.
Sürdürülebilirlik yalnızca doğa koruma anlamına gelmese de, bu elbette sürdürülebilirliğin en temel noktalarından biri. Kaybolan ormanları, çölleşen toprakları ve yok olan türleri bir düşünün. Ekolojik denge alt üst olmuş durumda; eriyen buzullar, yükselen deniz seviyesi, küresel ısınma… Bu koşullar altında gelecek nesillere nasıl bir dünya bırakacağız? Bu koşullar altında doğa kendini nasıl yenileyebilir? Bu koşullar altında, üzerinde yaşayacağımız sağlıklı ve temiz bir çevre olmadan paradan, refahtan, kalkınmadan, ekonomiden ya da siyasetten konuşmak mümkün mü?
Neler mümkün? 
Çevre Dostu Ulaşım Yöntemleri Tercih Etmek
Seyahat edeceğimiz destinasyona ulaşırken tercih ettiğimiz ulaşım yöntemleri genellikle fosil yakıt kullanır ve bunların çevreci olduğunu söyleyemeyiz. Peki ulaşım yöntemlerinin ekolojik olanları var mıdır? 
Yürüyüş:  Yürüyüş doğaya en az zarar veren ulaşım şeklidir ancak bir o kadar da zordur. Çoğumuzun zamanı kısıtlı veya gitmek istediğimiz yer ile aramızda bir okyanus olabilir. Yürüyerek dünyayı gezen kişiler var, tabii bu herkes için uygun olmayabilir. Gittiğiniz yerde, toplu taşıma kullanmak yerine ücretsiz yürüyüş turlarına katılarak şehri keşfedebilirsiniz. 
Bisiklet: Düşük karbon etkisine sahiptir, ancak sağlığınız ve zinde kalmak için de harikadır. Daha fazla şehir, büyük bir kazanç olan bisiklet şeritleri yaratıyor. Mesafe konusunda endişeleriniz varsa, etrafta dolaşmanıza yardımcı olacak elektrikli bir bisiklet deneyin!
Trenler: Karbon (C02) emisyonu en düşük ulaşım yöntemlerinden birisi.  
Otomobil:  Şu anda, motorlu araçların temel yakıtı fosil yakıtlardır. Bununla birlikte, karbon ayak izini azaltabilen elektrikli arabalar henüz ülkemizde yaygın olmasa da Avrupa’da yaygın kullanımda. Hatta araç kiramalada veya Uber benzeri uygulamalarda elektrikli araç seçenekleri mevcut. 
Uçaklar: Ne yazık ki ulaşım seçenekleri arasında en çok çevresel zarar yaratan ulaşım şekli. Bazı havayolu şirketleri karbon emisyonunu azaltmak için çalışmalara başladılar. Hatta uçak biletinizde karbon emisyonunun ne kadar azaltıldığına dair ibareler de görebilirsiniz. Daha çevreci olan havayollarını tercih edebilirsiniz.
Yelkenli:  Çoğunlukla yenilenebilir enerji (rüzgar) kullandıkları için çevre için zararsız bir deneyim. Yelkenli teknelere teknestop çekip seyahat edebilirsiniz.

Sürdürülebilir yaşam için hayvanları sömürmemek gerek;

Dünyada hemen her ülkede hayvanlar şovlarda kullanılıyor ve onlara kötü muamele ediliyor ve bunlar genellikle kapalı kapılar ardında yapıldığı için turistler görmüyor. Sürdürülebilir seyahat için çabalayan bireyler olarak farkındalık ve harekete geçmek bizim elimizde. 
Hayvan sömürüsünün en çok gerçekleştiği yerler ve etkinlikler 
  • Hayvanat Bahçeleri
  • Akvaryumlar
  • Hayvanlı sirkler
  • Hayvan dövüşleri
  • Egzotik hayvan satışı
  • Egzotik hayvanlarla fotoğraflar
  • Fil trekkingleri
  • Kaplanla selfie çekimleri
  • Yunus ve balina şovları
  • Kahve tarlalarında miskler
Çoğu durumda insanların eğlencesi için kullanılan hayvanlar genç yaşta zorla ailelerinden alınıyor ve insanlara sevimli gelen şekilde davranmaları için işkenceler ile eğitiliyor. İşin kötü tarafı, bu hayvanlar bazen ekoturizm adı altında pazarlanıyorlar. Unutmayın, ekoturizm hayvanlara yapılan hiçbir tür işkenceyi desteklemez.
Tüketime dikkat etmek;
Bazı basit alışkanlıklar edinerek evde harcadığınız su miktarını kolayca azaltabilirsiniz. Temizlik yaparken, diş fırçalarken suyu boşa akıtmamak, bulaşık makinenizi iyice dolmadan çalıştırmamak fazla su tüketimine karşı alabileceğiniz en basit önlemler arasında bulunuyor.
Elektronik aletlerin kullanılmadığı zamanlarda da elektrik harcadığını unutmayın. Uyku modunda bırakılan televizyonları, bilgisayarları ve çay makinelerini kapatarak bile kullandığınız enerji miktarını azaltabilirsiniz. Telefon şarjlarını fişte bırakmamak, ütü ve su ısıtıcısı gibi çok elektrik harcayan aletleri tasarruflu kullanmak dünyanın geleceğinde bir fark yaratmanızı sağlayabilir.
Ulu Önderimiz' in dediği gibi;
“Biz doğayı korudukça doğa bizi korur.”
Haydi ellele verelim güzel yarınlara yürüyelim.
Sevgi ve sağlıkla evde kalın,
Güneşin Kızı Gülşah

Yorumlar

Kalemimin Fısıltısı

Salgın Günleri✍️☕ Kahvenin hikayesi

Her kahvenin bir hikayesi olsun bu hafta...💜 💫 Koşuşturmacalı bir dünya halinde toplantılar, görüşmeler, evraklar, insanlar, alt komşu, yan komşu, astlar, üstler, dostlar, postlar derken hop evde  enteresan bir süreç içinde buluverdik kendimizi. . Oysa daha çok kısa bir zaman önce neydi derdimiz? O onu dedi bu bunu yaptı, kim kime gol attı, kim kime show yaptı, öyle olursa böyle olmalı  zihin karmaşasıyla var oluş savaşı içindeydi çoğumuz. 🌿 Derin bir nefes almayı, müziği hissetmeyi, nefes alırken vücudunu dinlemeyi vucunun neye ihtiyacı olduğunu kulak vermeyi. Su içmeyi, hijyenin sağlığımızda ki önemini, sevdiklerinizin bir anda yok olabilme ihtimalinin farkinda olmayan ama tüm dünyaya hakim olduğunu sanan bir nesildik. Ne garip değil mi bi minik virüs geliyor  uzak diyarlardan hayatlarımız değişiyor. Yeni rutininiz oluyor,  dışarıda aradığımız her şeyin aslında zaten kendi içimizde olduğunu gösteren, üzerimize yapışan tüm sıfatlardan arınarak evde nasıl kal

Gülüver

                                      🌹 Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım; sen kendinin ellerinden tut ve kendine benim için bir gül ver. Ben kalemimin sapını gülle donattım, Gül, ey bir âna sığmış ebediyet rüyası! Kendine bir gül(ü)ver.

En uzun geceye özel! Nar kırma ritüeli ❤️

  Bolluk, bereket, birin bin olması, anlamı taşıyan Nar❤️ Geleneklere göre, yere hızla atılan nar ne kadar patlarsa, çok sayıdaki tanelere ne kadar uzak ve geniş bir alana yayılırsa, bolluk, bereket ve doğurganlığın temsil edildiği düşünülmekte☺️ Büyükannelerimizin yaptığı bu ritüelin merak edip biraz araştırdım ☺️ Antik Yunan tarihine dayanıyor ve eski Mısırda da oldukça önemli bir besin kaynağı nar. Eski Mısır zamanında din adamları tarafından nar, kutsal sayılmaktadır ve nar taneleri ise yaşam sembolü olarak görmüşler🥰 Kış gündönümünün özel bir meyvesi nar, her ülke için farklı farklı anlamlar içeriyor. Ancak pozitifliği herkes tarafından bilinmekte. Hristiyanlık'ta nar, sonsuz hayat ile kıyametin sembolü olarak gösterilirken, Budizm'de hayatın tüm olumlu etkilerinin toplandığı bir öz olarak resmedilen narı evinde tutanlar, inanca göre berekete kavuşur ve kötülüklerden uzaklaşır. İslamiyet'in kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'de de Enam Suresi 99 ile 141. sureleri ve