Ana içeriğe atla

Herakleia Antik Kent & Bafa Gölü

Gezdik, gördük, sevdik 💜

Anadolu'nun tarihi köylerinden maviyle kucak kucağa olan Kapıkırı köyü. Köyün  Bafa Gölü kenarında Milas’a bağlı Milas’da Muğla ili sınırları içinde kalan bir ilçe. Bodrum ile arası yaklaşık 50 dakika. 
Gölün antik ismi Latmos olarak geçiyormuş. Civardaki ziyaretcilerden ege edindiğim bilgiye göre. Etrafında Beş Parmak Dağları yer alıyor ki bu da göle ayrı bir güzellik katıyor.  Kapıkırı buradaki tek köy değil elbette birbirinden güzel köyler yanyana sıralanmış şekilde devam ediyor. Ancak gölün kenarında bulunan ada ve üzerindeki Antik Yunan’dan kalmış olan kalıntılarla Kapıkırı Köyü en çok ilgiyi çeken bölge haline gelmiş🌼
Tarihi kayaların dibinde özgürce gezen tavukların keyfine diyecek yok😊
Köyde üzerlik bitkisinden yapılmış el işi kolyeler, oyalı yemeniler tatlı teyzeler tarafından satılıyor. Onun dışında kampcılar için harika bir rotasyon. Göl kenarında ve dağ eteklerinde kamp kurmak, köy halkı tarafından serbest bırakılmıştır.💚🌿🏕️ 
Gölün etrafındaki antik yerleşim bölgelerinde oldukça keyifli yürüyüş rotalar var. Yukarı doğru çıktıkça Bafa’ya kuş bakışı bakmaya başlıyorsunuz. Gölün içinde 5 adet ada bulunuyor. Adalardaki harabeler Bizans döneminden kalan manastırlara aitmiş. Adalar aynı zamanda endemik kuş türlerinin de üreme noktalarıymış. Bafa gölü üzerinde tekne turu yapılabiliyormuş. Gezimizde karşımıza çıkan Zeynep ablanın kahvesini bahçesinde yudumlarken köye gelen ziyaretçileri agirlayip doldurduğu anı defterini okuduk. Bir sayfada biz doldurduk. Canim egemin sıcak insanı 💕 Eğer birgün yolunuz Ege'ye düşerse gezip görülesi bir köy. Aklımızın bir köşesinde dursun.

Yorumlar

Kalemimin Fısıltısı

Ağaç Olmak İsterdim

  Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim. Şen bir ailenin bahçesinde bir ağaç olmak isterdim mesela. Belki dut, belki incir, belki kavak belki de zeytin. Keyfi sefa akşamlarında kahkahaları ile inleyen masaların üzerinde sallanan dallarım olsun isterdim, anason kokan sofraların ritim tutan. Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim ki. Ayakları yere sağlam basan asırlık bir çınar ağacı olmak isterdim mesela... Sıcak yaz günlerinde gölgeme hasırını serip çayını yudumlayan alnının teri sırtına geçmiş tarlasıyla hasadıyla uğraşan emekçilerin nefes durağı olmak isterdim. Dünyaya bir daha gelsem insan olmak istemezdim ki, baharda çiçeklerini açan, sonbaharda yapraklarını döken, vaktinde meyvesini verebilen bir ağaç olmak isterdim mesela. Her şeyi vaktinde yaşayan olmak isterdim. Kırlara yayılan olmak isterdim, küçük çoban kızının koyunlarını otlattığı bir diyarda. Bir geceleyin dallarımın arasında yıldızları seyredenlerim olsun isterdim. Kuşlara yuva, arılara bal, kelebekler iç

Gülüver

                                      🌹 Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım; sen kendinin ellerinden tut ve kendine benim için bir gül ver. Ben kalemimin sapını gülle donattım, Gül, ey bir âna sığmış ebediyet rüyası! Kendine bir gül(ü)ver.

Canım Kendim ♥

Kıymet bilmez insanlardan şikayet eder miyiz? Ederiz tabi hemde nasıl yakınırız. Ama en büyük kıymet bilmezliği kendimize ederiz. Şimdi bir kahve ısmarla kendine gökyüzüne bak derin bir nefes al. Hayatında ki herşeyi fark et kabul et şükret! Kendine değer ver onun üstüne titre, her koşulda sarıp sarmaladığı seni dimdik ayakta tuttuğu için sarıl ona. Şimdi kendine hakeden mektubu okuma zamanı bu mısralarda kendinizden bulmanız gerekenlere odaklanip kabul edip yüzünüzü güneşe çevirmeniz diğeriyle... Seni ne kadar çok ihmal etmişim, seni ne kadar üzmüş ne kadar inciltmişim. Verilen güzelliklerin kıymetini bilmeyen insanlara kızarken en büyük kıymet bilmezliği asıl sana ben kendim etmişim. Canım Kendim! Affet beni.  Sana yaptığımı başkasını yapsam bırakır giderdi beni. Canım Kendim affet beni. Petvasız gençliğimi, savunmasız direnişlerimi, ertelediğim duygularımı, değersiz hissettirmelere göz yummalarımı affet. Kıymetini bilmeyenlere bedelini ödemeyenlere seni kullandırıp, duy