Doğru söyleyen dokuz köyden kovulur mu?
"Doğru söyleyen, dokuz köyden kovulur."gibi bir atasözümüz var ve insanlara birşeyi inandırmak için yemin etme gibi bir alışkanlığımız.
Toplum olarak bunu neden benimsedik? Buna ne sebeb oldu? Yaşam çok boyutlu, bugün düşündükçe düşündüm, düşündükçe yazmaya karar verdim.
Gereklilikten çok meziyetten bahsedercesine dürüst insan der, dürüst kadın, dürüst adam diye cinsiyetleri bile süsleriz hatta.
Meziyet mi bu dürüstlük? Gereklilik mi?
Bir süre düşündüm cevabı şunda buldum. Korku kültüründe yetişmek... Sanırım en büyük etki bu. Korku kültüründe yetişen insanların kendini değerli hissetme arzusunda hayatlarını devam ettiriyor. Kim daha fazla kendini, şahsını, kariyerini, okul başarını, sahip olduklarını yada olmadıklarını alkışlarsa yada ona destek verirse o taraflı oluyor. Haliyle her zaman daha fazla kendini değerli hissettiren tarafa gösterdiği halin tavrın adını dürüstlük koyuyor. Karşı taraf içinde duymaktan hoşnut olduğu şeylerin keyfi ağır basıyor. Doğru olan can acıtıyor. Yine bir atasözümüz der ya "Gerçekler acıdır." İşte tüm olay bu! Yalandan da olsa hoşnut olayım hali. Sözün özü aferim almak için dürüst olmak başka, kendini kendi gözünle dürüst olarak görmek için dürüst olmak başka.
Peki ya kendimize karşı dürüst müyüz? Asıl sorun burda başlıyor. Bu soru içe doğru bir yolculuk. 😊
Sevgi ve ışıkla onuncu köye umutla kalın.
Güneşin kızı Gülşah
Yorumlar
Yorum Gönder
Gülşah