Ana içeriğe atla

Göçmen

Göçmen diye yazılır ama birçok sıfatla okunur. Göçmenlik başlı başına insanın kendi hayatında yaptığı bir devrim. Ne hiç birşey göç edilen ülkeden görüldüğü kadar basit… Ne de mevcut ülkene ait hissetmek sanıldığı kadar kolay… Mizaç anlayışım, hobilerim ve sosyal kişilik yapımla bu zorlukları seyreltmeyi bir nebze yapabilsemde, heleki kendi ülkende sosyal bir vasfa, keyifli bir sosyal çevreye, eğitimli ve nitelikli iseniz yeni bir ülkede entegre olmak bi o kadar emek istiyor. Çünkü kendini ortaya koyabilmek başlı başına koca bir emek ve zaman gerektiriyor. Ülkemde İki üniversite bitirip bir çok eğitime katılsamda yeni ülkede hayat maalesef en baştan başlıyor, yani Alfabeden! 😊 Hayatını sıfırlamak hem büyük cesaret hemde koca bir emeği ortaya koyuyor. Kimi insanlar doğduğu şehirden 100 km ötedeki komşu şehre taşınamazken hayatımı düzenini son 10 yılda birçok kez değiştirdim🤦🏻‍♀️ Şimdilerde de son 6 aydır Almanya’da yeni hayat düzenimi oluşturma çabasında günler geçiriyorum. Almanca öğrenmek & yeni kültüre dahil olmak hayat akışının kuyruğundan yakalamak için yeni ülkemde vargücümle uğraşıyorken, hayatta hiçbir şey için emek vermek nedir, emeğin tadı nedir hayatta kalmak için çalışmak birey olmak nedir bilmeyen, etik değerlerden bi haber, Almanya’nın sosyal devlet imkanlarını dibine kadar nasıl sömürülürü meslek yapmış yurttaşlarımı tahammül edebilmeyi de öğreniyorum🤦🏻‍♀️ Öğrenmenin sonu yok ve her zaman öğrenmek istediğimiz şeyleri kendimiz seçemiyoruz, sanırım buda hayatın müfredatı😊 Yeni hayata öğrenilecekler yığınla olsa da en çok zoruma giden hayat müfredatı oluyor 🤷🏻‍♀️ Neyse ki kalpleri yumuşatan kitap alıntıları iyi ki var; “ɢᴇʀçᴇᴋ şᴜ ᴋɪ, ɢöçᴍᴇɴʟᴇʀ ʜᴇʀ ᴢᴀᴍᴀɴ ʙᴜʀᴀᴅᴀ ᴅᴏğᴀɴʟᴀʀᴅᴀɴ ᴅᴀʜᴀ ᴀᴍᴇʀɪᴋᴀʟı ᴏʟᴜʀ.” ᴄʜᴜᴄᴋ ᴘᴀʟᴀʜɴɪᴜᴋ / ᴛıᴋᴀɴᴍᴀ Olunur mu sizce? 😊🤷🏻‍♀️

Yorumlar

Kalemimin Fısıltısı

Salgın Günleri✍️☕ Kahvenin hikayesi

Her kahvenin bir hikayesi olsun bu hafta...💜 💫 Koşuşturmacalı bir dünya halinde toplantılar, görüşmeler, evraklar, insanlar, alt komşu, yan komşu, astlar, üstler, dostlar, postlar derken hop evde  enteresan bir süreç içinde buluverdik kendimizi. . Oysa daha çok kısa bir zaman önce neydi derdimiz? O onu dedi bu bunu yaptı, kim kime gol attı, kim kime show yaptı, öyle olursa böyle olmalı  zihin karmaşasıyla var oluş savaşı içindeydi çoğumuz. 🌿 Derin bir nefes almayı, müziği hissetmeyi, nefes alırken vücudunu dinlemeyi vucunun neye ihtiyacı olduğunu kulak vermeyi. Su içmeyi, hijyenin sağlığımızda ki önemini, sevdiklerinizin bir anda yok olabilme ihtimalinin farkinda olmayan ama tüm dünyaya hakim olduğunu sanan bir nesildik. Ne garip değil mi bi minik virüs geliyor  uzak diyarlardan hayatlarımız değişiyor. Yeni rutininiz oluyor,  dışarıda aradığımız her şeyin aslında zaten kendi içimizde olduğunu gösteren, üzerimize yapışan tüm sıfatlardan arın...

En uzun geceye özel! Nar kırma ritüeli ❤️

  Bolluk, bereket, birin bin olması, anlamı taşıyan Nar❤️ Geleneklere göre, yere hızla atılan nar ne kadar patlarsa, çok sayıdaki tanelere ne kadar uzak ve geniş bir alana yayılırsa, bolluk, bereket ve doğurganlığın temsil edildiği düşünülmekte☺️ Büyükannelerimizin yaptığı bu ritüelin merak edip biraz araştırdım ☺️ Antik Yunan tarihine dayanıyor ve eski Mısırda da oldukça önemli bir besin kaynağı nar. Eski Mısır zamanında din adamları tarafından nar, kutsal sayılmaktadır ve nar taneleri ise yaşam sembolü olarak görmüşler🥰 Kış gündönümünün özel bir meyvesi nar, her ülke için farklı farklı anlamlar içeriyor. Ancak pozitifliği herkes tarafından bilinmekte. Hristiyanlık'ta nar, sonsuz hayat ile kıyametin sembolü olarak gösterilirken, Budizm'de hayatın tüm olumlu etkilerinin toplandığı bir öz olarak resmedilen narı evinde tutanlar, inanca göre berekete kavuşur ve kötülüklerden uzaklaşır. İslamiyet'in kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'de de Enam Suresi 99 ile 141. sureleri ve...

‘Benim sağlayıcım hayattır’ frekansına geçmek

Eylül göstermişken sarı yapraklarını biraz dökülsün kalem kağıda. Kiminin açık açık dile getirdiği, kiminin ise özenle seçilmiş cümlelerin arkasına sakladığı korkularıyla yüzleşmek zorunda kalıyoruz zaman zaman. Nasıl bi işin var? Çalışırken nasıl geziyorsun. Bizde gezemeyi seviyoruz ama işten olmuyor ki? 😁 Çoğumuz kararlarımızı verirken korkularımızın bizi yönlendirdiğinin farkına varmıyoruz. Hep bir şeylerden korkuyoruz. Parasız kalmaktan, yalnız kalmaktan, işsiz kalmaktan, hasta olmaktan, başarısız olmaktan... Sevgiyle değil de korkuyla verdiğimiz, hayata, ona güvenmediğimizi hissettirdiğimiz her kararda ise enerjimiz giderek azalıyor ve biz farkına bile varmadan bütün frekansımız korkuya kodlanıyor. ‘Benim sağlayıcım hayattır’ frekansına geçemediğimiz ve risk alamadığımız her saniye aslında yaşayabileceğimiz milyonlarca olasılığın önünü kapatıyoruz. Doğduğumuz frekans sevgiyken biz bu dünyada korkuyu öğreniyoruz. Sağlamcılık rahatlatıcı bir duygu olsa da çıkmaz bir sok...