Lakin eskidikçe dahada güzelleşiyor sevgin içimde,
Hey sen! elini tuttuğum ama yüreğine dokunamadığım,
Şehir çoktan teslim olmuş karanlığa, benim hüzünlerim olmuş onur konuğu ayışığına.
Koyu derin gözlerini düşününce dem tutmuyor çayım, inadına sarıyorum ince belli bardağın.
Şimdi üşüyorum desem örter misin tenimi ruhunla?
Kördüğüm bağımsızlığa kavuşur mu dokunuşlarınla?
Petvasızca tetiğe davranıyor kadınlığım, geriye çekilince başıboş kurşunlarım,
Ne garip seni hiç yadırgamıyor yaralarım.
Sen giderken, evimin tüm odalarını iletiyorum selamını,
kahkahalarla gülüşüyor duvarlarım, hürriyet gibi aydınlık oluyor odam.
Söndürürken sigaramı küllüğün nasırlı avuçlarında, şarabın rengine veriyorum adını ruhumdaki eksikleri doldursun diye kilit vurmuş anılar doluyor bardağa, bugün, dün, yarınlar karışıyor.
Ellerinde yoğrulup şarap olan yüreğimde karışıyor kadehe.
Bir insanın kaderi ne kadar üzüme benzer ki, ellerinde yoğrulup eskiyince yüreğim benziyormuş işte!
Ah şarap tesirli yar…
Gül renkli şarap içilmez mi böyle günde?
Güzel yürekli arkadaşım görüyorum ki yıllanmış şarap misali kaleminin mürekkebi damla damla yüreklere düşerek kalbe dokunmakta kalemine, yüreğine sağlık
YanıtlaSil