Ana içeriğe atla

Şiirsel





Kadından şair olur mu diyorlar bayım, 
Sanki yokmuş gibi okşanası saçların...
Kadından şair olur mu diyorlar bayım,
Ay ışığına onur konuğu olan hüzünleri yokmuş gibi kadınların...
Kadından şair olmaz diyorlar bayım, 
Hasretle vuslat bekçiliği yapan uzun geceleri hiç olmamış gibi kadınların...
Güzel kadın şairlerde var diyorum bayım!
Yüzümü güzel saçımı diyorlar, kirli sakalının ardından gülüşlerle bayım.
Cinsiyetçi söylemler ile esip geçiyorlar... 

İlham kaynağı biziz bayım! Şairi adam yapanda, adamı şair yapanda...
Duygusallık bizde var olur, coşku bizde selam durur...

Didem Madak' ın çiçekli şiirleri düşüyor hafızama;

"Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum,
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum... "  

Ardından kadın olmanın duyarlılığını şiirinde buluşturan Türk şiirinin öz annesinden bir dize ile sizin tüm ezberlerinize ters köşe eden Gülten Akın yazıyor "Ah kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya..." diyor. 

Şimdi soruyorum size bayım. 
Kadından şair olur mu yada cinsiyetçi yaklaşımla adam olunur mu?

Cesur, bağımsız kişiliği ve erkek egemen topluluğa meydan okuyan duruşuyla edebiyatın vazgeçilmez ismi Virginia Woolf'dan biz kadınlara bir sesleniş bırakıyorum şuraya; 
"Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!.."

Söz kulağa, yazı uzağa gider,  ışık ve sevgiyle kalın.
Güneşin kızı Gülşah..

Yorumlar

Yorum Gönder

Gülşah

Kalemimin Fısıltısı

Salgın Günleri✍️☕ Kahvenin hikayesi

Her kahvenin bir hikayesi olsun bu hafta...💜 💫 Koşuşturmacalı bir dünya halinde toplantılar, görüşmeler, evraklar, insanlar, alt komşu, yan komşu, astlar, üstler, dostlar, postlar derken hop evde  enteresan bir süreç içinde buluverdik kendimizi. . Oysa daha çok kısa bir zaman önce neydi derdimiz? O onu dedi bu bunu yaptı, kim kime gol attı, kim kime show yaptı, öyle olursa böyle olmalı  zihin karmaşasıyla var oluş savaşı içindeydi çoğumuz. 🌿 Derin bir nefes almayı, müziği hissetmeyi, nefes alırken vücudunu dinlemeyi vucunun neye ihtiyacı olduğunu kulak vermeyi. Su içmeyi, hijyenin sağlığımızda ki önemini, sevdiklerinizin bir anda yok olabilme ihtimalinin farkinda olmayan ama tüm dünyaya hakim olduğunu sanan bir nesildik. Ne garip değil mi bi minik virüs geliyor  uzak diyarlardan hayatlarımız değişiyor. Yeni rutininiz oluyor,  dışarıda aradığımız her şeyin aslında zaten kendi içimizde olduğunu gösteren, üzerimize yapışan tüm sıfatlardan arın...

En uzun geceye özel! Nar kırma ritüeli ❤️

  Bolluk, bereket, birin bin olması, anlamı taşıyan Nar❤️ Geleneklere göre, yere hızla atılan nar ne kadar patlarsa, çok sayıdaki tanelere ne kadar uzak ve geniş bir alana yayılırsa, bolluk, bereket ve doğurganlığın temsil edildiği düşünülmekte☺️ Büyükannelerimizin yaptığı bu ritüelin merak edip biraz araştırdım ☺️ Antik Yunan tarihine dayanıyor ve eski Mısırda da oldukça önemli bir besin kaynağı nar. Eski Mısır zamanında din adamları tarafından nar, kutsal sayılmaktadır ve nar taneleri ise yaşam sembolü olarak görmüşler🥰 Kış gündönümünün özel bir meyvesi nar, her ülke için farklı farklı anlamlar içeriyor. Ancak pozitifliği herkes tarafından bilinmekte. Hristiyanlık'ta nar, sonsuz hayat ile kıyametin sembolü olarak gösterilirken, Budizm'de hayatın tüm olumlu etkilerinin toplandığı bir öz olarak resmedilen narı evinde tutanlar, inanca göre berekete kavuşur ve kötülüklerden uzaklaşır. İslamiyet'in kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'de de Enam Suresi 99 ile 141. sureleri ve...

‘Benim sağlayıcım hayattır’ frekansına geçmek

Eylül göstermişken sarı yapraklarını biraz dökülsün kalem kağıda. Kiminin açık açık dile getirdiği, kiminin ise özenle seçilmiş cümlelerin arkasına sakladığı korkularıyla yüzleşmek zorunda kalıyoruz zaman zaman. Nasıl bi işin var? Çalışırken nasıl geziyorsun. Bizde gezemeyi seviyoruz ama işten olmuyor ki? 😁 Çoğumuz kararlarımızı verirken korkularımızın bizi yönlendirdiğinin farkına varmıyoruz. Hep bir şeylerden korkuyoruz. Parasız kalmaktan, yalnız kalmaktan, işsiz kalmaktan, hasta olmaktan, başarısız olmaktan... Sevgiyle değil de korkuyla verdiğimiz, hayata, ona güvenmediğimizi hissettirdiğimiz her kararda ise enerjimiz giderek azalıyor ve biz farkına bile varmadan bütün frekansımız korkuya kodlanıyor. ‘Benim sağlayıcım hayattır’ frekansına geçemediğimiz ve risk alamadığımız her saniye aslında yaşayabileceğimiz milyonlarca olasılığın önünü kapatıyoruz. Doğduğumuz frekans sevgiyken biz bu dünyada korkuyu öğreniyoruz. Sağlamcılık rahatlatıcı bir duygu olsa da çıkmaz bir sok...